LAW & ORDER / Değişmeyen Tek Şey Değişimdir
LAW & ORDER/ Değişmeyen Tek Şey Değişimdir
Law&Order Serisi, çeşitli başlıktaki yan üretimleriyle birlikte büyükçe bir evren haline geldi. Serinin her bir parçası özel ilgiyi hak ediyor. Bilhassa çocuğa ve kadına yönelik suçları konu alan SVU, bazı zengin ve güçlü isimlerin işledikleri suçları konu edinen CI ve en son 2021'de organize suçları konu edinerek ekrana çıkan yeni yan ürün OC. Serinin izlenme oranları düşük olduğu için devam etmeyen yan ürünleri de var. Yirmi yılı aşkın süredir yayınlanan bu projelerde birbirinden ünlü oyuncular gerek başrol olarak gerekse konuk oyuncu olarak yer aldılar. Bazı yardımcı roller bu projeden sonra daha yukarıda roller buldular. Projelerin içerik olarak en büyük özelliği zamanın ruhunu, katlanarak büyüyen suç çeşitliliğini dikkatli bir şekilde takip edip, hemen gündemlerine alabilmeleri. Emniyet, adliye ve bağlantılı birimlerde gerçekleşen zihniyet değişimini de içeriğe konu ediyorlar. Projelerin görsel özellikleri de zamanla gelişti. Daha üst sınıf prodüksiyon yapılmaya başlandı.
Eylül 1990 yılında yayına başlayan ana seri (sadece Law&Order), 2010'da yayınına son vermişti. İşte bu yıl 21.sezonuyla geri dönüşüne karar verildi. Bu dönüşten mutlu oldum çünkü takip ettiğim diğer 2 seride (SVU ve OC) hukuksal tartışmalar azalmıştı. Ana serinin dönüşüyle birlikte sadık seyirci sevdiği tartışmalara yeniden kavuşmuş oldu. Artık oldukça yaş almış (81) olan, baş savcı rolündeki kıymetli aktör Sam Waterston'u yeniden izlemek de güzel bir duygu. Gücünü yumuşaklığından ve sadeliğinden alan bu oyunculuğa hayran olmamak mümkün değil.
Dün akşam Bein Connect platformunda izlediğim 21.sezon 3.bölüm "Filtered Life" ismini taşıyordu ve genç bir "influencer" kızın başına gelenleri konu ediyordu. Sosyal medyanın hayatlarımız üzerindeki etkileri inkâr edilemez boyutlarda. Bu etkiler pozitif yönde olabildiği gibi maalesef bu hikâyede olduğu gibi çok üzücü sonuçlar da doğurabiliyor.
Minibüsüyle ülkeyi dolaşan genç bir influencer, gezisinin New York ayağında ortadan kaybolur. Aracındaki kan izleri sebebiyle cinayete kurban gitmiş olabileceği şüphesiyle polis soruşturması başlar. Çeşitli aşamalardan sonra esas fail olduğundan şüphe edilen kişiye ulaşılır. Bu kişi, genç kızın internetteki flört uygulamalarından birinde tanıştığı bir adamdır. Bir kez çıkarlar. Kız, ikinci kez çıkmayı reddeder. Kayboluşu bu reddedişin sonrasına denk gelmektedir. Bir yığın koşturmaca ve şüpheli ormanda bir yerlerde yakalanır. Aracında ve kamp çadırında kızı öldürmüş olabileceğine dair kuvvetli kanaat oluşturan deliller bulunur ancak ceset bulunamaz. Buna rağmen bir kadın ve bir erkekten oluşan savcılık heyeti davayı mahkemeye taşır. Mahkeme ilerledikçe sanığın tüm hayatı ortaya dökülür. Cesedin bulunamamasına güvenen sanık mahkeme sürecinin aleyhine işlediğini fark edince anlaşma yoluna gitmek ister. Bölümün esas odaklandığı münazara burada başlar. Sanık, avukatı aracılığıyla sadece 15 yıllık ceza karşılığında cesedin yerini gösterebileceğini savcılığa teklif eder. Savcılık heyeti kayıp kızın ailesine gider ve bu teklifi sunar. Aile teklifi kabul eder çünkü evlatlarını "onurlu" bir şekilde toprağa vermek istemektedirler. Savcılık ailenin isteğine rıza gösterip katille anlaşmalı mıdır yoksa olabilecek en yüksek cezayı almasını sağlamak için mahkemeyi devam ettirmek riskine girmeli midir? Kadın savcı yardımcısı aileden taraf olurken, erkek savcı bu riski almak arzusundadır. Bu noktada devreye giren baş savcı; sürekli sahte kimlikler üreterek sosyal medyada kadınların peşine düşen, kendisini reddeden kadınlara çeşitli boyutlarda şiddet uygulayan 27 yaşındaki bu adamın 15 yılla (infazı 12.5 yıl) kurtulmasına izin vermek istemez. Elbette ailenin duyguları önemlidir ancak hapisten çıktığında 39 yaşında olacak bu adamın kadınlar için yeniden tehlike arz edeceği ihtimali göz ardı edilemez. Toplumun yararı, sanığın olabilecek en üst cezayı almasındadır. Ve gerçekten de sanık jüri tarafından suçlu bulunur ve cinayetten hüküm giyer.
Law & Order serisi tüm bu hukuki, ahlâki, etik, politik, sosyolojik tartışmaları melodrama kaçmadan, seyirciyi ajite etmeden, ekranda rezillik yaratmadan ferasetle gerçekleştirmeyi başarıyor. Elde ettikleri izlenme payı, yarattıkları etki, kazandıkları itibar takdire şayan. Ticari kazançları da pastanın kreması. :)
Yorumlar
Yorum Gönder